Milli
Park girişinde rehberlerimiz ile yaptığımız hazırlık toplantısının üzerinden
tam 4 saat geçti. Önceki gün yağan yağmurun etkisiyle yumuşamış toprak zeminde
saatlerdir yürüyor olmanın zorluğu yetmezmiş gibi çoğu zaman rehberlerin yoğun
bitki örtüsü içinde palalarıyla açtığı patikalardan eğilip bükülerek geçmek
zorunda kalıyoruz. Yürüyüşümüze Volkanlar Milli Parkı (Parc National des
Volcans) sınırının yer aldığı 2500 metre yükseklikte başladık, 3000 metreye
doğru ilerliyoruz ve irtifadaki artış her geçen dakika nefesimizi biraz daha
kesiyor. Bütün bu zorluklara rağmen mis gibi toprak kokusu, aldığımız her
nefeste adeta nektarını içimize çektiğimiz çiçekler, yolumuz üzerinde karşılaştığımız
onlarca tür kuş ve memeli hedefimize giden yolda bizi motive ediyor.
Volkanlar Milli Parkı ormanı // Canon 5d Mk II + Canon 24-105 mm f4.0 |
Hava
çok sıcak değil ama yağmur ormanının içi oldukça nemli ve zaman zaman durup
dinlenmemiz, özellikle irtifa ile başa çıkabilmek için bolca sıvı tüketmemiz
gerekiyor. 8 kişilik ekibimize ikisi silahlı 3 rehber ve eşyalarımıza yardım
etmek için de 8 taşıyıcı (porter) eşlik ediyor. Silahlı rehberlerin yanımızda
olma sebebi yağmur ormanında yaşayan ve yürüyüşümüz esnasında karşı karşıya
gelmek istemeyeceğimiz Afrika orman fili (Loxodonta cyclotis) ve Afrika orman
bufalosu (Syncerus caffer nanus) tehlikesine karşı ekibimizi korumak.
İkiz göller - Rwanda // Canon 5d MkII + Canon 24-105 mm f4.0 |
Aralıksız
yürüdüğümüz bir yarım saatin ardından arkadan gelen “duralım” sesiyle en öndeki
rehber grubu durduruyor ve tek tek herkes molaya hazırlanırken taşıyıcım beni
iterek “durmayın, devam edin” diye bağırıyor. Az sonra anlıyoruz ki durmak
istediğimiz yer oldukça büyük bir ateş karıncası kolonisinin harıl harıl çalıştığı
yol üzerinde. Ateş karıncaları rahatsız edilip tehdit algıladıkları zaman
oldukça agresif karşılık veren, ısırıkları da son derece acı verici olan bir
karınca türü. Bu maceraya bir de karınca saldırısı eklemek istemediğimiz için
biraz daha devam edip güvenli bir yerde mola veriyoruz.
Ekip
dinlenip su içerken grubun liderliğini yapan rehberimizin telsizi canlanıyor ve
kısa bir diyalogun ardından bize dönerek “Gorilleri bulduk, 5 dakika
mesafedeler” diyor. Herkesin heyecanı yüzünden okunuyor ve çabucak toparlanarak
yola koyuluyoruz. Aldığımız haberin yarattığı sevinç ile artık parkta
yürüyormuşçasına rahat yol aldığımız yoğun ormanda ilerlerken aniden duruyoruz.
Rehberlerimiz sessiz olmamızı ve sadece fotoğraf makinelerimizi alarak kalan
tüm eşyalarımızı taşıyıcılarımızın yanında bırakmamız gerektiğini söylüyor.
Sessizce hazırlanıp, suyumuzdan son bir yudum alarak rehberimizin arkasında
yerimizi alıyoruz.
Dağ gorilleri // Canon 5d MkII + Canon 70-200mm f2.8 IS |
Yaklaşık
50 metre yürüdükten sonra bir anda gökyüzünün mavisi ile karşılaşıyoruz. Yağmur
ormanının içindeki ufak açıklıklardan birindeyiz ve Umubano goril ailesi tam
önümüzde duruyor. Nefesimizi kesen artık yükseklik değil, nesli tehlike altındaki
dağ gorillerine (Gorilla beringei beringei) doğal ortamında 5 metre mesafede
olmanın verdiği heyecan…
Virunga
dağ silsilesinin Kongo tarafında (Virunga Milli Parkı), Uganda tarafında
(Mgahinga Milli Parkı) ve Rwanda tarafında (Volkanlar Milli Parkı) olmak üzere
yaklaşık 750 birey dağ gorili yaşıyor. Bizim tırmandığımız Rwanda tarafı
oldukça dağlık bir bölge ve “Bin tepeler diyarı - Land of a thousand hills”
adını fazlasıyla hak ediyor.
Mgahinga Yanardağı - Uganda // Canon 5d MkII + Canon 24-105 mm f4.0 |
Dağ
gorillerinin günümüzde bu kadar az kalmış olmalarının en büyük sebepleri kaçak
avcılık ve habitat kaybı. Tarım arazisi açmak için kesilen ormanlar geniş bir
alana ihtiyacı olan goril ailelerinin küçük bir alanda sıkışmasına sebep olmuş,
bağlantısı kesilen ormanlar yüzünden erişkinliğe adım atan genç erkekler ailelerinden
ayrılıp yeni yaşam alanı bulamamış, bir de bütün bunlara bölgeye yıllarca hakim
olan politik istikrarsızlık ve iç savaşlar eklenince dağ gorillerinin sayısı
oldukça azalmış. Ancak günümüzde yapılan doğa koruma ve bilinçlendirme çalışmaları
sonucunda oluşan farkındalık ve eko-turizmden sağlanan gelir sayesinde dağ
gorilleri mevcut durumlarını koruyup yavaş da olsa sayıca artıyorlar.
Gümüşsırt (Silverback) // Canon 5d Mk II + Canon 70-200 mm f2.8 IS |
İzlediğimiz
grubun lideri Charles isimli gümüş sırt (silverback) yüz üstü uzanmış yatıyor,
genç kardeşler ve bebekler de hemen babalarının yanında oyun oynuyorlar.
Taklalar atan, alt alta üst üste güreşen gençler gümüş sırt tarafından zaman
zaman sesli olarak uyarılıyorlar. İnsanların gorillere 7 metreden daha fazla
yaklaşması yasak. Bu yasağın gerekçesi, insandan gelebilecek hastalıklara karşı
gorillerin bağışıklığının olmaması, insanda basit bir nezleye yol açacak
virüsün gorillerde ölümcül sonuçlar doğuracak olması. Ancak goriller bu
yasaktan haberdar değiller ve zaman zaman oldukça yaklaşıyor, hatta meraklı
bebekler ayakkabılarımıza, fotoğraf makinelerimize dokunmaya çalışıyorlar.
İnsanlara çok yaklaştıkları zaman gümüş sırttan veya annelerinden gelen
uyarının şiddeti artıyor, kısa bir süre için de olsa yavru goriller geri
çekiliyor.
Eylül 2010'da BBC Wildlife Magazine'de "Editors Photo of the Month" seçilen fotoğrafım Canon 5d Mk II + Canon 70-200 mm f2.8 |
Bir
süre sonra gümüş sırt homurdanarak pozisyon değiştiriyor ve sırt üstü yatıyor.
Tam o sırada karşımızdaki çalılıkların arasından sırtında 4 aylık yavrusuyla
erişkin bir dişi çıkıyor ve diğer gorillerin yanına gelir gelmez yavrusu
sırtından atlayarak kardeşlerinin oyununa katılıyor. Yavrusunu kardeşlerine
emanet eden anne yanımıza yaklaşıyor ve son derece uysal bakan kahverengi
gözlerini gözlerime kilitliyor. O anda fotoğraf çekmeyi bırakıp ben de ona
bakıyorum. Gorilin bakışları anlam yüklü, içime işliyor. Sanki benim ne
olduğumun farkında ve kendisiyle aramda bir tür bağ kurmaya çalışıyor. Bu nazik
devin yumuşak ve sorgulayan bakışları karşısında kendimi insanlık adına hesap
vermek zorunda hissediyorum; duvarlarımızı süslemesi için acımasızca öldürdüğümüz
akrabaları için, onu neredeyse evsiz kalmanın eşiğine getiren orman katliamları
için, kendi konforu uğruna onun yaşamını
elinden alan bencil “insanlık” için özür dilemek istiyorum.
Dağ gorili ve yavrusu // Canon 40D + Canon 400 mm f5.6 |
Düşüncelere
dalmış, hayatımda gördüğüm en güzel manzarayı seyrederken rehberimiz 5
dakikamız kaldığını bildiriyor. Gorilleri bulduktan sonra onlarla geçirilecek
süre 1 saat ile sınırlandırılmış. Gorillerin günlük rutinini bozmamak,
insanlarla etkileşimlerini kontrol altında tutabilmek için bu kurala mutlaka
uyuluyor.
Son
karelerimi almak için yeniden fotoğraf makinemi elime aldığım sırada gümüş sırt
bir şeylerden huzursuz oluyor ve yüksek sesli homurtular çıkartmaya başlıyor.
Rehberimizden bu seslerin ne olduğu konusunda açıklama almayı beklerken, 240
kiloluk dev yattığı yerden fırlayarak üzerimize koşuyor. Dağa tırmanmadan önce
gorillerin yanında nasıl davranacağımız ile ilgili bilgi alıp provasını
yapmıştık. Dolayısıyla rehberin “Oturun!!!” uyarısını almayı beklemeden
olduğumuz yere çöküyoruz. Bu bir gösteri saldırısı; ancak yine de temkinli
olmakta fayda var çünkü gümüş sırt, bölgesini ve ailesini tüm tehlikelere karşı
cesurca koruyan, iri bir insandan 3 kat daha büyük ve kuvvetli bir lider.
Üzerimize
hamle yaptıktan sonra homurtularının şiddeti yavaş yavaş azalıyor ancak hala
ayakta ve bizi izliyor. Oturduğumuz yerde kafamız önde, göz temasını kesmiş bir
şekilde Charles’ın rahatlamasını bekliyoruz. Fotoğraf çektiğim için saldırı
anında en önde kalıyorum ve 2 metre solumdaki gümüş sırtın kokusunu alıp adeta nefesini
yüzümde hissediyorum. Bir ara kafamı kaldırıp baktığımda gördüğüm tek şey gümüş
sırtın her biri bacağım kalınlığında simsiyah tüylü kolları oluyor.
Umubano ailesi lideri Charles // Canon 5d Mk II + Canon 70-200 mm f2.8 IS |
Yaklaşık
4 dakika oturduğumuz yerde çakılı kaldıktan sonra gümüş sırtın ses tonu
değişiyor ve rehberimiz, Charles’ın sakinleştiğini, ailesine “sorun yok”
sinyalini verdiğini ve oturduğumuz yerden ayağa kalkmadan fotoğraf çekmeye
devam edebileceğimizi söylüyor. Olduğum yerde gümüş sırtlı deve doğru dönerek
1-2 kare fotoğrafını çekiyorum. O anda makinemde geniş açılı lensim takılı
olmadığı için hayıflanırken Charles ağır adımlarla üstümüze geliyor, bana ve
hemen sağımda duran rehberimize sürtünerek yanımızdan geçip tam arkamıza
oturuyor. Rehberimiz yavaş adımlarla ve ayağa kalkmadan uzaklaşmamız
gerektiğini söylediğinde, kalbim dışarıdan duyulacak kadar hızlı ve şiddetli
çarpıyor. Ekibimizin diğer üyeleriyle birlikte rehberin gösterdiği yere geçince
artık ayağa kalkabileceğimiz söyleniyor ancak yaşadığımız heyecan dolu
dakikaların ardından titreyen bacaklarımızın üstünde ayağa kalkmamız biraz
vakit alıyor.
Dağ gorili // Canon 40D + Canon 400 mm f5.6 |
Bir
gün gibi geçen bir saatin ardından gorillerin yanından ayrılmamız ve dağdan
inişe geçmemiz gerektiği bilgisi geliyor rehberimizden. Son bir kez göz göze
geldikten sonra Umubano ailesini kendi halinde bırakıp, hayatımız boyunca
unutmayacağımız anılarla dönüş yoluna koyuluyoruz. Eşyalarımızı bıraktığımız
noktaya geri dönerek taşıyıcılarımızla buluşuyoruz ve ilk iş olarak kana kana
su içiyoruz.
Rehberimiz
herkes hazır olduktan sonra yürüyüşe başlıyor. Yaklaşık 2 saat süren yürüyüş
daha kısa olmasına rağmen en az tırmanış kadar zor geçiyor. Çamurlu zeminde
yokuş aşağı inerken kaymamak için yürüyüş sopalarımıza, ağaç dallarına ve yoğun
bitki örtüsüne sıkı sıkı tutunuyoruz. Tırmanışın aksine inişte kimsenin ağzını
bıçak açmıyor. Zaman zaman arkama dönüp bakıyorum ve herkesin ağzı
kulaklarında, az önce yaşadıklarımızı düşünüyor. Çok az insanın görme şansı
yakaladığı bu muhteşem yaratıkları görmüş olmakla kalmayıp oldukça heyecan
verici anlara tanıklık etmenin mutluluğunu yaşıyoruz.
Ruanda: Bin tepeler diyarı (Land of a thousand hills) // Canon 5d MkII + Canon 24-105 mm f4.0 |
7
saat önce yürüyüşe başladığımız Milli Park girişine geldiğimizde araçlarımızı
bizi beklerken buluyoruz. Şoförümüz tırmanışın nasıl geçtiğini sorduğunda dönüp
az önce tırmandığımız dağa ve içinden çıktığımız yağmur ormanına son bir kez
bakıyorum. Dağ gorilleriyle ilk defa göz göze geldiğimde hissettiklerimi kolay
kolay açıklayamayacağım için “Çok iyi geçti, harika bir deneyimdi.” diye cevap
veriyorum. Kalbimin ve aklımın bir kısmının burada kalacağını, ilk fırsatta
mutlaka bu muhteşem coğrafyaya tekrar geleceğimi henüz sadece ben biliyorum...
Köklerle göz göze... // Canon 5d Mk II + Canon 70-200 mm f2.8 IS |