Serin bir Afrika gecesiydi.
Bulutsuz gökyüzünde tüm yıldızlar sayılıyor, yarım ay uçsuz bucaksız düzlükleri
aydınlatmaya fazlasıyla yetiyordu. Zaman zaman uzaklardan duyulan sırtlan
sesleri melodik baykuş ötüşlerini bastırıyor, ağustos böceklerinin kulak
çınlatan sesleri sonsuzluğa yankılanıyordu. Siyah gergedan sıcak geçen gün
boyunca dinlenmiş, akşam serinliğinden istifade otlamaya çıkmıştı. Devasa cüssesine
inat, arada sırada bastığı kuru dalların
çıtırtısı dışında tamamen sessiz ilerliyordu karanlıkta.
|
Beyaz gergedan // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 IS |
Afrika’da gece yırtıcılara aitti.
Güneş batıp zamanın yeni hakimi karanlık olduğunda aslanlar, leoparlar ve
sırtlanlar tüm hayvanların korkulu rüyası oluyordu. Ama gergedan kendinden ve
gücünden emindi; onu alt edebilecek doğal bir düşmana sahip olmadığı için sessiz
gecede sakince ilerliyordu.
|
Düzlükler kralı aslan // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS |
Su birikintisinin başına geldi
gergedan. Yediği onca otu ve yaprağı sindirebilmek için kana kana su içmesi
gerekiyordu. Normalde antiloplar ile çevrili birikinti bu gece boştu ve çok
sakindi. Gözleri iyi görmediği için detay seçemiyordu gergedan ama tam suya
eğilirken tanımadığı bir koku aldı, ardından da belli belirsiz bir ses duydu.
Kokuyu seçebilmek için kafasını kaldırıp öne uzattı, uzakları kokladı ama henüz
tepki veremeden iki el silah patladı. Refleks ile arkasını dönüp koşmaya
başladığı anda yine silah sesleri yankılandı gecede. Henüz üç dört adım
atamamıştı ki gergedan olduğu yere yığıldı. Kalbine ve ensesine isabet eden
kurşunların açtığı yaralardan ve ağzından kan boşanıyor, hızla nefes alıp verdikçe ölüme
bir adım daha yaklaşıyordu. Başına gelenleri anlayamadı; son nefesini almak
için çabaladığı esnada etrafında beliren insanları gördü sadece. Elinde testere
olan adam gergedanın yüzüne doğru eğildi. Gergedanın son gördüğü manzara
gözlerinden nefret ve hırs fışkıran bu adam oldu. Nefesi durdu ve gözleri
kapandı gergedanın. Silah seslerinin yankısı henüz geçmemişti…
…
2013 yarın bitiyor ve herkesin
temennileri benzer: sağlık, mutluluk, başarı, para vs… Tüm yıl yaşanan
sorunlara, üzüntülere, olumsuzluklara rağmen büyük küçük herkesin yüreğine umut
dolduran bir dönemde niye bu yazıyı yazıyorum? Çünkü maalesef 2013 senesi
içinde yukarıda anlattığım sahne sadece Güney Afrika Cumhuriyeti’nde 688 kez
yaşandı.
Gergedanın dünya üzerinde beş
farklı türü bulunuyor ve tüm türlerin toplam nüfusu 23 bin birey olarak
tahmin ediliyor: Tek Boynuzlu Hint Gergedanı (2950 birey kaldı, Hindistan ve
Nepal’de yaşıyor, durumu kritik), Sumatra Gergedanı (200 birey kaldı, sayısı en
hızlı azalan gergedan türü, Endonezya ve Malezya’da yaşıyor, durumu kritik),
Beyaz Gergedan (14500 birey kaldı, Afrika’nın doğusu ve güneyinde yaşıyor,
Kongo’da tamamen yok oldu, ciddi tehdit altında), Java Gergedanı (50 bireyden
az kaldı, Endonezya’da yaşıyor, soyu tükenmek üzere, Vietnam’da tamamen yok
oldu), Siyah Gergedan (4860 birey kaldı, Afrika’nın doğusu ve güneyinden
yaşıyor, durumu kritik).
|
Tek boynuzlu Hint gergedanı // Burak Doğansoysal (c) Canon 5dMkII + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS |
Gergedanlar öldürülüyor çünkü
maalesef işin ucunda çok büyük bir ekonomik çıkar yatıyor. Amerika Birleşik
Devletleri’nde bu sene içinde yapılan bir operasyonda Çin’e gönderilmek üzere
paketlenen 34 adet gergedan boynuzu ele geçirildi. Bu boynuzların ticaretini
yapmaktan yakalanan 7 kişinin evinde toplam 1 milyon dolar nakit para ve
yaklaşık 1 milyon dolar değerinde de külçe altın ele geçirildi. Her sene
öldürülen gergedan sayısı düşünüldüğünde pazarın büyüklüğü ortaya çıkıyor. Peki bu ekonomik değer nasıl
ortaya çıkıyor?
Gergedan boynuzu uzun süredir
Uzakdoğu ülkelerinde geleneksel ilaç yapımında kullanılan bir madde. Günümüzde
modern tıp teknikleri sayesinde artık birçok ülkede boynuzun kullanımı
terk edilmiş durumda ancak Çin’de cinsel gücü arttırdığına inanılan karışımların
içinde hala kullanılıyor. Ancak kaçak avcılığı körükleyen en büyük talep kanser
ilaçlarında gergedan boynuzu tozu kullanılan Vietnam’dan geliyor. Aslında
Vietnam’da gergedan boynuzunun alımı da satımı da yasadışı ama bu o kadar büyük
bir pazar ki, ne yazık ki yasa dışı ticarete engel olunamıyor.
|
Habitat kaybı çita nüfusunu olumsuz etkiliyor // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 IS |
Vietnam’da gergedan boynuzunun
kilosu yaklaşık 65 bin Amerikan Dolarından alıcı buluyor. (Kıyaslama açısından,
altının kilosu bugün yaklaşık 49 bin dolar.) Uzakdoğu’daki bu milyon dolarlık
pazarı besleyebilmek adına bu iş için özel olarak eğitilmiş kaçak avcılar
tarafından gergedanlar öldürülüyor. İşin en acıklı tarafı ise gergedan boynuzu insan
tırnağı veya saçı gibi büyük ölçüde keratin proteininden oluşuyor ve boynuzun tıbbi
olarak kanıtlanmış hiçbir faydası yok.
Fillerin durumu nedir merak
ediyor musunuz? Afrika’da toplam 500 bin civarında Afrika fili bulunuyor. Daha
doğrusu bulunuyordu çünkü 2013 senesi içinde toplam 22 bin fil kaçak avcılar
tarafından öldürüldü. Süs eşyaları ve mobilya yapımında kullanılan ve kaçak
olarak elde edilen fildişinin ana talebi Uzakdoğu’dan, çoğunlukla da
Tayland’dan geliyor. Ham olarak gelen kaçak malzeme burada işlendikten sonra fildişi içeren ürünler büyük paralar karşılığı tüm dünyadan alıcı buluyor. IUCN ve
TRAFFIC’in son açıkladığı raporlara göre ne yazık ki Türkiye de fildişi
ticaretinde adı geçen transit noktalardan bir tanesi.
|
Afrika fili karadaki en büyük memeli // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 400mm f2.8 |
2013 yılı ülkemiz doğası için de
çok parlak bir sene değildi. HES’ler, kesilen ağaçlar, kundaklama sonucu ve yol
açmak için yok olan ormanlar gündemimizden hiç düşmedi. En son 40 yıl önce Beypazar’da
fotoğrafı çekilen leoparın Anadolu topraklarındaki varlığı yeniden konuşulur
olmuştu ki Diyarbakır’da çobana saldıran (?) bir leopar vurularak öldürüldü.
Basına yansıyan haberlere göre ülkenin farklı yerlerinde başka leoparlar da
öldürülmüş olmalı ki postları yasa dışı yollardan satılırken ele
geçirildi. Yine vurularak öldürülen vaşaklar, araba çarpması sonucu ölen
karakulaklar ve Türkiye'nin uydu vericili ilk dişi kurdu olan Asena’nın avcılar
tarafından öldürülmesi 2013’te basında yer alan haberlerden bazılarıydı.
|
Kaçak avcılardan nasibini alan dağ gorilleri sadece 700 birey kaldı // Burak Doğansoysal (c) Canon 5dMkII + Canon 70-200mm f2.8 IS |
Yeni yılın daha iyi geçmesi için
sadece temennide bulunmak ne yazık ki yeterli değil. Eğer yukarıda kısaca
özetlediğim tabloyla ilgili bir şeyler yapmak ve 2014’te doğa katliamına dur
demek istiyorsak aşağıdaki adımlardan başlayabiliriz:
* Fildişi,
kürk ve her türlü yaban hayat kaynaklı eşyayı almaktan vazgeçelim. Doğa
katledilerek üretilen ürünler alıcı bulduğu sürece bu katliamın devam edeceğini
unutmayalım. Satın almayı durdurup doğal ürünlerin ekonomik bir değer olmasını
engelleyelim. Eko turizmi destekleyerek yerel halklara hayvanların canlısının
ölüsünden daha değerli olduğunu ispat edelim.
* Etkisini
doğrudan hissetmesek de çeşitli ürünler hayvanların habitatları yok edilerek,
orman arazileri katledilerek üretiliyor. Özellikle Afrika ve Latin Amerika’da
kahve üretimi için açılan tarım arazileri, yapı ve mobilya sektörü ile kağıt
üretimi için kesilen ağaçlar ormanda yaşayan birçok canlıyı evsiz bırakıyor.
Son dönemde kahve üreticilerinin kutularında yer alan sorumlu tarım ibareleri,
kitap basanların kontrollü ormanlardan elde edilen kağıt ile kitabı bastıkları bilgisi
ürünlerin üzerilerinde yer alıyor. Tüketici olarak aldığımız ürünün kaynağını ve
üretim şeklini kontrol ederek sorumlu üretimi teşvik etmek elimizde.
* Koruma
çalışmalarına olabildiğimiz ölçüde maddi ve manevi destek olalım. Birçok
uluslar arası koruma örgütü farklı türlerin korunması için evlat edinme
programları yürütüyor, çeşitli koruma projeleri için bağış topluyor.
Verebildiğiniz desteğin ne kadar küçük olduğu hiç önemli değil, yeter ki destek
olun. Bir destek kampanyası için sadece 1 dolara satılan bir bileklik tüm
dünyada toplam 1.1 milyon adet satıldı. Eğer vakit bulabiliyorsanız
derneklerin, koruma örgütlerinin gönüllü çalışma programlarına katılın. Gönüllü
insan gücü doğa korumada çok ihtiyaç duyulan bir unsur.
* Sirkler,
hayvanat bahçeleri, yunus parkları günümüzde geçerliliğini yitirmiş, hayvanları
tutsak etmekten başka fonksiyonu kalmamış kurumlardır. Buralara giderek bu
kurumları desteklemeyin, yayılmalarını teşvik etmeyin. Bu konu başlı başına bir
yazı konusu ve sevgili dostum Serkan Mutan’ın linkteki yazısını okumanızı
tavsiye ederim: http://www.serkanmutan.com/2013/12/sucsuzlar-hapishanesi.html
* Çevremizi
bilinçlendirelim, bilgi paylaşalım, eğitim çalışmalarına katılalım ve
gittiğimiz her yerde etrafımıza bilgi aktararak gönüllü birer doğa korumacı
olalım. Bir kişiden ne çıkar demeyin; bu mücadelede her birey büyük önem
taşıyor.
2014 senesinin tüm canlıların
uyum içinde var olarak yaşayabilecekleri aydınlık günler getirmesi dileğiyle…
|
Habitat kaybı ve zehirleme akbabaları yok ediyor // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 IS |
|
Bukalemunlar egzotik hayvan ticareti için doğadan kopartılıyor // Burak Doğansoysal (c) Canon 5dMkII + Canon 400mm f5.6 |
|
Yılanlar da egzotik hayvan ticaretinin kurbanları // Burak Doğansoysal (c) Canon SX200 IS |