5 Ocak 2014 Pazar

Elsa'nın Hikayesi - I / III



George Adamson
için rutin bir görev olsa da etrafında heyecanla olayları anlatan yerliler çok tedirgindi. Görünen o ki Kenya’nın kuzeyindeki bölgede 1956 yılının başından beri terör estiren erkek aslan insanların huzurunu epeyce kaçırmıştı. Kenya Milli Parkları için çalışmaya başladığı 1938 senesinden beri Adamson’ın kaçak avcılar dışındaki en önemli görevi insanlara veya evcil hayvanlara saldıran aslanları avlayarak saf dışı bırakmaktı. Yerlilerin tarif ettiği iki insan boyundaki erkek aslanın yelesi anlatılanlara göre uzaktan bakıldığında güneş kadar büyük ve yuvarlak görünüyordu. Adamson her an aslana yem olma endişesiyle yaşayan yerlilerin anlattıklarının çok abartılı olduğunu bilse de hemen hazırlıklara başladı. İki yardımcısı ile birlikte bir haftalık erzak ve yeterince mühimmat ile iki gün sonra yola koyuldu.

Erkek aslan // Burak Doğansoysal (c)
Canon 5d MkII + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS

Adamson’ın sorumlu olduğu kuzey Kenya’da büyük aslan grupları vardı ancak ormanlık ve kayalık arazi yüzünden iz takibi oldukça zordu. Yerlilerin tarif ettiği bölgede aramalara başlayan ekibin “insan avcısı” devasa erkek aslanın izini bulmaları tam üç günlerini aldı. Adamson çok tecrübeliydi ve tecrübeyle pekişen altıncı hissi dikkatli olmaları gerektiğini söylüyordu. Adamlarından tetikte olmalarını istedi. Birbirlerine 20 adım mesafe ile yan yana yürüyen avcılar önlerindeki kayalıkları yeni aşmışlardı ki çalıların arasından şimşek gibi fırlayan aslanı göremediler. Sessizliği yaran gürlemesi ile ortadaki adamını, üzerine atlayan aslandan korumak için refleks ile bir el ateş etti Adamson. Aslanı vurduğuna emindi zira aslanın saldırdığı adamı kurtulmuş, aslan ise inlemeye benzer bir ses çıkartmış ve arkasında kan izleri bırakarak çalılara dalmıştı.

Kenya'nın kuzey bölgesi içinde yer alan Samburu // Burak Doğansoysal (c)
Canon 30d + Canon 400mm f5.6

Aradıkları aslan bu değildi; Adamson’ın nefsi müdafaa ile vurduğu aslan dişiydi ama en az yerlilerin tarif ettiği kadar korkunç ve saldırgandı. Saldırıdan hafif yaralarla kurtulan avcıyı da yanlarına alarak izleri takip etmeye devam ettiler. Yaralı ve çaresiz bir aslanın avın hedefindeki erkek aslan kadar tehlikeli olacağını biliyorlardı ve bu yüzden maalesef başladıkları işi bitirmeleri gerekiyordu. Arkasında ayak izi ve tüy dışında kan izi de bıraktığı için avcılar aslanın saklandığı kayalıkları kolaylıkla buldurlar. Adamson temkinli bir şekilde kayalara yaklaştı ve silahının namlusunu kayaların arasından sokarak bir el ateş etti. Acı bir çığlığın ardından kayalardan fırlayan aslan Adamson’a saldırmak üzereydi ki arkada tetikte bekleyen avcı can havliyle son saldırısını yapan aslanı havada vurdu. Dişi aslan yeri titreten bir şiddetle Adamson’ın ayaklarının dibine düştüğünde çoktan ölmüştü. Avcılar derin bir nefes aldılar…

Erkek aslan // Burak Doğansoysal (c)
Canon 5d MkII + Canon 500mm f4.0 IS

Adamları koşarak Adamson’ın yanına geldiklerinde aslan saldırısından kıl payı kurtularak hayatta kalmış bir adamın yüz ifadesi yerine son derece üzgün ve gözlerinden yaşlar akan bir adamla karşılaştıklarında çok şaşırdılar. Adamson aslanın yanına çökmüş boş gözlerle aslana bakarak kafasını okşuyordu. Görevi hayvanları korumak olan birinin mecburen öldürdüğü aslan için tuttuğu yastan fazlası vardı Adamson’ın bakışlarında. Neden sonra adamları da gördüler; avcılara saldıran aslanın memeleri uçlarından sızacak kadar süt doluydu. Cesur annenin saldırganlık sebebi aylarca karnında taşıyıp büyütmek için can attığı yavrularını koruma içgüdüsüydü.

Dişi aslan ve yavruları // Burak Doğansoysal (c)
Canon 5d MkII + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS

Sütten kesilmemiş yavruların anneleri olmadan hayatta kalma şansı olmadığı için derhal yerlileri de yanlarına alarak bir arama ekibi kurdular. Annenin yavruları saklayabileceği her taşın altına, her çalının dibine bakan ekip 2 gün sonunda kayaların arasındaki bir oyukta henüz sadece 1-2 haftalık, gözleri bile daha tam açılmamış 3 yavru buldular. Anneyi vurmanın hüznünü henüz üzerinden atamamış olan Adamson’ın içine yeniden umut dolmuş, yavruları da yanına alarak evinin yolunu tutmuştu.

Yavru aslan // Burak Doğansoysal (c)
Canon 5d MkII + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS

Adamson’ın Land Rover’ı aynı zamanda karargahı olan çiftliğin kapısından her zamankinden hızlı, tozu dumana katarak girdiğinde tüm çalışanlar ile birlikte büyük aşkı Joy da dışarı çıkmıştı. Kenya’da göreve başladıktan sonra tanışıp altı sene sonra da evlendiği Joy Adamson, botanik uzmanı, doğa koruma sevdalısı ve doğada gördüğü türleri resmeden iyi bir ressamdı. Heyecanla arabadan inip koşarak Joy’un yanına geldi George Adamson. Normalde safariden döner dönmez ilk işi Joy’u öpmek olurdu ama bu defa kolundan tutarak jipin yanına sürükledi sevgilisini. Joy arka koltukta ufacık çakır gözleriyle şaşkın şaşkın bakan üç yavru aslanı gördüğünde ellerini ağzına götürdü, nefesini tuttu ve belli belirsiz bir çığlık attı. Arka kapıyı açtı, aslanları kucağına aldı ve hemen oracıkta isimlerini koydu: Big One, Lustica ve Elsa…

Joy ve George Adamson’ın hayatları aslan yavruları çiftlik topraklarına ayak bastığı anda sonsuza dek değişmişti…

Devamı haftaya...

Dişi aslan ve yavruları // Burak Doğansoysal (c)
Canon 5d MkII + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS

12 yorum:

  1. Düşünce içinde okudum. Heyecan ile devamını bekliyorum.... Eline sağlık Burak Hocam...Ülkemizden bir fotoğrafçının bizi uzak topraklardaki doğaya yaklaştırması ve anlatıcısı olması ayrı bir zevk....tekrar eline sağlık...sevgilerimle.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim sevgili Serkan. Biriktirdiğim anıları, hikayeleri fırsatım oldukça her hafta paylaşacağım. Sevgiler...

      Sil
  2. Nasıl okumaya başladığımı bile anlayamadan bir çırpıda okudum ve bitirdim. Dokunaklı ve sürükleyici bir hikaye. Hikayeye eşlik eden fotoğraflarınız da çok güzel. Kara kıtaya götürdünüz bizi. Devamını okumak için sabırsızlanıyorum...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ederim Ali Bey, mutlu ettiniz. Pazartesi gününe kadar bekleteceğim maalesef :) Sevgiler...

      Sil
  3. Ne kadar heyecan verici bir öykü, Burak kalemine sağlık, çok beğendim, oğluma da okutturacağım. selamlar...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oğuz Abi çok teşekkür ederim. Umarım oğlun da beğenir. Sevgiler...

      Sil
  4. Eeee.... ben şimdi haftaya kadar nasıl bekleyeceğim? Dur sana bi telefon edip, devamını dinleyeyim...:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Torpil yok; herkes bekleyecek :)) Çok teşekkürler Ahmet Abicim, sevgiler...

      Sil
  5. Sevgili Burak , orada müzede arabanın yanında ve kafesin yanında anlatırken bu kadar çok nefesimi tuttuğumu hatırlayamadım. Gerçekten inanılmaz bir hikaye idi ve devamı için bekleyeceğim.Sevgilerimle

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cavit Abicim çok teşekkür ederim. Orada yeterince etkili anlatamamış olabilirim; karınca saldırısına maruz kalmıştık biliyorsun :))) Sevgiler...

      Sil
  6. Ben heyecana gelemem:) 3 bölüm tamamlanınca hepsini birlikte okuyacağım. İlk paragraflardan anlaşılıyor ki şimdiye kadarki en etkileyici, en güzel yazın demem için 3ncüyü beklememe gerek yok. Selamlar, sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ömer Abi'cim çok teşekkürler. Umarım 3 yazılık seriyi beğenirsin... Sevgiler.

      Sil