Joy Adamson o günden sonra tüm vaktini kedilere adamıştı. Big One üç yavrunun en irisi olduğu için fiziksel üstünlüğünü her fırsatta konuşturuyor, Lustica her türlü şaklabanlığı yaparak her zaman yaramazlıkları başlatan taraf oluyor, Elsa ise ufak tefek oluşunu zekası ve meraklı kişiliği ile telafi ediyordu. Joy üç kediyle de harika vakit geçiriyordu ancak Elsa ile arasında daha ilk günden özel bir bağ kurulmuştu.
Yavru aslan // Burak Doğansoysal (c) Canon 30d + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS |
Adamsonlar’ın evinde yardımcılar
olmasına rağmen aslan yavruları ile başa çıkmak oldukça zordu. Süt içip şöminenin
önünde miskince uyudukları günler geride kalmış, artık et ağırlıklı diyetleri
sayesinde oldukça irileşmişlerdi. Koşup oynamak için çok geniş alanları
olmasına rağmen aslanlar en çok içinde büyüdükleri evde oynamayı seviyorlardı. Artık
çok büyüdükleri için eve girmelerine müsaade edilmiyor ancak evin etrafında her
türlü önlem alınmış olmasına rağmen aslanlar yakaladıkları her fırsatta içeri dalıyor
ve evi talan ediyorlardı.
Yavru aslan // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 500mm f4.0 IS |
George Adamson anneyi vurup
yavruları eve getireli altı ay olmuştu. Yavru aslanlar çok büyümüş, Adamsonlar
aslanların bakımı ve beslenmesi ile başa çıkamaz olmuştu. Milli parklar
idaresinden de aslanların gönderilmesi yönünde bir uyarı gelince George Adamson
istemeyerek de olsa seçenekleri değerlendirmeye başladı. Yavrular vahşi doğada
büyümedikleri için doğada barınmaları imkânsızdı; Rotterdam Hayvanat Bahçesi’nden
de talep gelince aslanların Hollanda’ya gönderilmesine karar verildi. Gerekli
ayarlamalar yapıldı ve üç kardeş onları Hollanda’ya götürecek uçağa yüklenmek
üzere kafesler içinde başkent Nairobi’ye getirildi. Joy Adamson hayatının en
kötü günlerinden birini yaşıyordu; üç aslanı da çok seviyordu ama özellikle
Elsa’nın yokluğuna dayanamayacağını hissediyordu. Sevdiği kadını bu kadar üzgün
görmeye dayanamayan George Adamson son dakikada bir değişiklik yaptı ve eşine
sürpriz yaparak Elsa’yı kardeşleriyle birlikte hayvanat bahçesine yollamadı.
Gözlerinden yaşlar akarken karşısında Elsa’yı gören Joy daha şiddetli ağlamaya
başladı; ancak bu defa gözlerinden dökülenler mutluluk gözyaşıydı.
Joy o günden sonra gittiği her
yere Elsa’yı da götürdü. Nehir kenarında resim çizmeye gittiğinde Elsa da
onunla geliyor, nehirdeki balıkları yakalamaya çalışıyor, su içmeye gelen
antiloplarla ve fillerle oynamak istiyordu. Annesinden avlanmayı öğrenmediği
için bu oyunlar Elsa için sadece eğlence amaçlı kovalamacalardan ibaretti.
George Adamson’ın görevi gereği uzun seyahatlere çıktıklarında önde Land Rover
jipleri, arkada Elsa için özel olarak kasasına kafes yapılmış kamyonet ile
seyahat ediyorlardı. Özellikle Hint Okyanusu kıyısına yaptıkları seyahat Elsa
için çok değişik bir deneyim olmuş, başlarda tuzlu sudan pek hoşlanmamış olsa
da daha sonra sudan çıkmak bilmemişti.
Ağaca tırmanmış genç bir aslan // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 500mm f4.0 IS |
Elsa kardeşlerinden ayrılalı iki
buçuk sene, Adamsonlar’la yaşamaya başlayalı üç sene olmuştu. Artık iyice
irileşmiş, bölgedeki yabani hayvanlarla oyunları avlanmayı andırır şekle
dönüşmüştü. Hayatı boyunca canlı av yemediği için ne yapacağını bilmiyordu ama
artık zaman zaman kovaladığı hayvanları yakalayıp yere indirir olmuştu.
Civardaki köylerden de homurtular yükselmeye başlamıştı; Elsa evcil ve yabani
hayvan ayırımını bilmediği için bazen köylülerin keçileri ve sığırları ile de
oynamak istiyor, bu da ister istemez evcil hayvanların yaralanması ya da ölmesi
ile sonuçlanıyordu. Bir gün Elsa’nın büyük bir fil sürüsünün arasına dalması ve
korkan fil sürüsünün koca bir köyü dümdüz ederek büyük zarara yol açması
bardağı taşıran son damla olmuştu. Milli Parklar yetkilileri Adamsonlar’a son
uyarılarını yaparak bir an önce Elsa’ya bir hayvanat bahçesi bulmaları
talimatını verdi. George Adamson doğada tek başına barınma şansı olmayan Elsa
için hayvanat bahçesinin en iyi çözüm olduğunu biliyor ama Joy’u bir türlü buna
ikna edemiyordu. “Özgür doğdu, özgür yaşamalı” diyordu Joy.
Aslan ve fil // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 IS |
Karar verilmişti; daha önce yapılmamış bir şey olsa da Elsa’ya
nasıl avlanılacağını öğretmeye çalışıp onu doğaya salacaklardı. Kimse bu fikre pek
ikna olmamıştı ancak Adamsonlar’a ek süre verildi.
İlk denemeler çok başarısızdı.
Doğaya alışması için Elsa’nın geceyi dışarıda, vahşi doğada geçirmesi
gerekiyordu ancak her seferinde yolunu bulup çiftliğe geri dönüyordu. Bölgeyi
çok iyi bilen Elsa’nın doğaya alışması için başka bir bölgeye gitmeleri gerekiyordu
ve bunun için gerekli izinleri alarak seyahat hazırlıklarına başladılar. 380
kilometrelik yol üç gün sürmüştü; Elsa’yı salmayı uygun buldukları bölgeye
varır varmaz kamp kurdular ve Elsa’yı kamptan uzak bir bölgeye bıraktılar. Bu
ilk gece Joy için dayanılmaz olmuştu; sağdan sola soldan sağa dönmekten bir
dakika bile uyuyamamıştı. Günün ilk ışıkları ile birlikte yola koyuldular ve
Elsa’yı bir gece önce bıraktıkları noktada korku içinde buldular. Elsa onları
gördüğüne çok sevinmişti. Denemeler haftalarca devam etti. Elsa geceleri
dışarıda geçirmeye alışıyordu ama avlanamadığı için doğada barınma şansı hiç
yoktu. Elsa’nın yanına geceleri George’un avladığı antilobu ya da zebrayı
bırakıyorlar, aç kalınca onu yiyerek yabani hayvanları yemeye alışmasını ümit ediyorlardı.
Sancılı ve uzun bir süreçti ancak Elsa yavaş yavaş alışıyordu.
Avına kilitlenmiş bir aslan // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 IS |
Sıra Elsa’yı kabul edecek bir
aslan grubu bulmaya gelmişti. İlk denemeler yine oldukça başarısızdı, vahşi
doğada yaşayan aslanlar Elsa’yı kabul etmiyor, Elsa her seferinde yaralanıyordu.
Yetkililerin verdiği ek süre bitmek üzereydi ve artık Adamsonlar’ın hiç ümidi
kalmamıştı. George, Elsa’nın doğada barınamayacağına ikna olmuştu ancak Joy
hayvanat bahçesinde demir parmaklıklar arasında yaşamasındansa Elsa’nın doğada
şansını deneyip özgürce ölmesini
tercih ediyordu.
Adamsonlar’ın bölgedeki son
günleriydi ve yavaş yavaş kampı toparlayıp dönüş hazırlıkları yapmaya
başlamışlardı. İşte o sırada hiç beklenmedik bir şey oldu. Elsa’nın kızışma
dönemi gelmişti ve çiftleşmek üzere sürülerinden ayrılmış bir erkek ve bir dişi
aslanla karşılaşmışlardı. Elsa bunun son denemesi olabileceğinin farkındaymış
gibi Joy ve George’un yanından ayrılıp emin adımlarla kaderine doğru yol aldı;
ya
özgür ölecekti ya da özgür yaşamaya devam edecekti. Aslanlar Elsa’yı
çok iyi karşılamadılar, oldukça çetin bir tanışma oldu ancak Elsa geri adım
atmadı, pes etmedi ve aslanlarla altlı üstlü mücadele içinde gözden kayboldu.
Joy müdahale etmemek için kendini zor tutuyordu ancak evden ayrılan yavrusunun
özgürlüğüne kavuşmasını her şeyden çok istiyordu. Bir süre aslanların ardından
bakakaldılar, daha sonra da kampa geri döndüler. Kampı toplayıp evlerine
döndüklerinde George Adamson’ın bir senelik görev değişikliği zamanının
geldiğini ve İngiltere’ye dönmeleri gerektiğini öğrendiler.
Aslan ve avı // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 100-400mm f4.0 - 5.6 IS |
George o gün Joy’a söz verdi; bir
sene sonra Kenya’ya döndükleri gün Elsa’yı bıraktıkları bölgeye gelerek O’nu
arayacaklardı. İkisi de Elsa’nın o ilk geceyi dahi çıkartabildiğinden emin
değildi ama Elsa’nın vahşi doğada yaşıyor olma ihtimali bile içlerini ısıtmaya
yetiyordu…
Devamı haftaya...
Devamı haftaya...
Aslan ve avı // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 500mm f4.0 IS |
yazı bölünmez ki ama....
YanıtlaSil:) harika....
Eline sağlık Burak Hocam....
Çok teşekkürler sevgili Serkan :)))
YanıtlaSilAma bu da en heyecanlı yerinde bitti...:(
YanıtlaSil