11 Ekim 2013 Cuma

Leiden: Rembrandt'ın şehri...


Amsterdam'ın yanıbaşındaki Leiden oldukça tenha ama bence mutlaka görülmesi gereken bir şehir. 1600'lerden beri pek değişmemiş sokakları, her köşe başında geleneksel Hollanda tartlarından NY tarzı bagellara kadar onlarca tür tatlı yapan pastaneleri, şehrin merkezine dağılmış eski yel değirmenleri ve müzeleriyle görülmeye değer bir şehir. Rembrandt'ın doğduğu şehir olan Leiden, Hollanda'nın en eski yerleşimlerinden birisi ve uzun yıllar Amsterdam'dan sonra ülkenin en büyük şehri olarak kalmış.

Leiden'da bir kanal // Samsung Galaxy S2

400 yıl önce zamanın durduğu Leiden sokaklarını yürüyerek ya da bisikletle gezmek, ahşap köprülerin birleştirdiği kanallardan geçmek 
Leiden'ı gezmenin en güzel yöntemi. İçinde toplam 28 km uzunluğunda kanalların yer aldığı şehirde 88 köprü var ve bunlardan onlarcası görülmeye değer güzellikte. Şehrin ortaçağda birden çok kapısı olmasına rağmen günümüze sadece Zijlpoort ve batı yakasındaki Morspoort kapıları kalmış.

Benim Leiden'ı tercih etmemde 2 sebep vardı. Bir tanesi uluslararası bir kongre yüzünden Amsterdam'daki otellerin çok dolu ve pahalı oluşu, diğeri de uzun zamandır görmek istediğim Leiden'daki doğal tarih müzesini gezme fırsatı yaratmak. Trenle Amsterdam Merkeze 28, Schipol Havaalanı'na 16 dakika mesafedeki Leiden uygun konaklama seçenekleri ve tarihi sokakları ile kalabalık ve pahalı Amsterdam'da gecelemeye bence iyi bir alternatif. Sabah 05:00 ve gece 01:00 arası 10-15 dakikada bir, gece 01:00 sabah 05:00 arası saatte bir her iki yöne de tren bulunuyor. (Eylül 2013 itibari ile güncel bilgidir. En doğru bilgi için Hollanda tren işletmesinin resmi sitesi www.ns.nl adresi incelenebilir)

Moorsport; günümüze kadar gelen 2 kapıdan biri // Samsung Galaxy S2

Naturalis Biodiversity Center
Her gun 10:00 - 17:00 saatleri arası açık olan müzeye giriş ücreti 11 € (çocuklara 8 €). Müzenin koleksiyonunda hayvanlar, bitkiler, minerallerden oluşan yaklaşık 37 milyon parça mevcut ve müze bu rakam ile dünyanın en büyük ve kapsamlı doğal tarih müzelerinden biri. Müze sürekli yeni araştırmalara fon sağlarken bir yandan da müzede fosillerin temizlenmesi, envanterin kataloglanması gibi konularda sürekli AR-GE yapılıyor ve açık laboratuvarlar ile bu çalışmalar halkın önünde gerçekleşiyor. 

Benim en hoşuma giden noktalardan bir tanesi okulların müzeye düzenli olarak gezi tertipleyerek bazı konuları buradaki bilim insanları eşliğinde, deneyler yaparak ve koleksiyonu inceleyerek işliyor olmaları. Ziyaretim sırasında karşılaştığım lise öğrencileri dinozor ve mamut fosillerini inceleyerek rapor yazıyorlardı. 5 katlı bu dev müzede çocuklar da unutulmamış; küçük çocuklara hem eğlenip hem öğrenecekleri etkileşimli oyunlar ile deneyler yaptırılıyor ve doğa ile ilgili bilgiler veriliyor. 

Müzeye çanta ile girmek mümkün değil, dolayısıyla girişteki kilitli dolaplara çanta ve poşetlerinizi bırakmanız gerekiyor. Dolap bölümünden müzeye girmeden önce müzenin dükkanından geçiliyor. Oyuncak, kitap, CD - DVD - BluRay, giysi ve aksesuar satılan dükkanı en sona bırakmanızı tavsiye ederim; oldukça güzel şeyler var ve özellikle kitapları incelemek uzun zaman alıyor. Sinema salonu ve büyük bir kütüphanenin de yer aldığı müzenin sürekli sergi bölümleri şu şekilde:

Nature's Theather: Kuşlar, memeliler, sürüngenler, amfibiler, binlerce doldurulmuş hayvan. 
Primeval Parade: Fosillerden oluşan koleksiyon. Özellikle mamut ve dinozorların olduğu bölüm çok etkileyici. 
Earth: Salonun ortasında çapı 4 metre olan, dönen bir dünya ve etrafında doğa olaylarını açıklayan görüntülü ve sesli panolar mevcut.
Life: Doğada hayatta kalma mücadelesinin açıklandığı, avlanma, yem olmama ve üreme temalı salon.
Earth Inside: Tamamen çocuklara ayrılmış, doğa olaylarını etkileşimli açıklayan oyunların olduğu salon. 
Biotechnology: DNA ve evrimin anlatıldığı salon. 
Treasure chamber: Müzedeki en nadide eserlerin, diğer müzelerde olmayan veya çok nadir olan parçaların sergilendiği salon. 
Research in Progress: Hollandalı bilim insanlarının yürüttüğü çalışmalar. Fosillerin temizlenip etiketlenmesi dahi gözünüzün önünde yapılıyor ve çalışan bilim insanlarına sorular sorabiliyorsunuz.

Adres: Darwinweg 2, 2333 CR Leiden (Leiden Centraal / Leiden merkez istasyonda indikten sonra arka kapıdan çıkılıyor, LUMC tabelaları takip ediliyor, LUMC'nin önünden itibaren Naturalis tabelaları mevcut. İstasyona yaklaşık 10 dk yürüme mesafesinde)

Ara sokaklardaki binaların kapıları çok orijinal // Samsung Galaxy S2

Yeme içme: 
Leiden'de çok seçenek var ve 3-4 tanesini deneme şansım oldu. Ancak özellikle akşam yemeği için mutlaka gidilmesi gerekir diyebileceğim bir yer bence yok. İstasyondan dümdüz aşağı inen Steenstraat boyunca faklı mutfaklardan (Endonezya, Arjantin ve İtalyan başta olmak üzere) onlarca restoran mevcut. Özellikle önerebileceğim 2 yer mevcut:

Pettersson Grand Cafe 
Zeminden tavana kadar yükselen camları ve Galgewater kanalına bakan harika manzarası ile özellikle kahvaltı ve öğle yemeği için ideal bir mekan. Somon sevenler için İsveç kahvaltısını tavsiye ederim. Kanala bakan taraftaki yüzer iskelesi sayesinde motorbot veya kanosuyla gelenler de deniz aracını bağlayıp restorana girebiliyor. 

Adres: Prinsessekade 5L 2312 DA Leiden 
Haftaiçi 09:00'da haftasonu 09:30'da açılıyor 
www.petterssonleiden.nl 

Petterson Cafe'nin yoldan görünüşü // Samsung Galaxy S2

İsveç kahvaltısı // Samsung Galaxy S2


De Bonbonnerie Chocolaterie 
Çikolataya zaafınız varsa bu dükkandan uzak durun; zira kapısından geçerken dahi kokudan kendinizi kaybedebilirsiniz. Özellikle fıstık ve karamelli çikolataları ve bitter çeşitleri muhteşem. Her çeşitten 1-2 tane içeren karışık bir paket yaptırmanızı tavsiye ederim; 6 farklı tür yedim hepsi birbirinden güzeldi.
Adress: Apothekersdijk 6 2312 DC Leiden 
www.debonbonnerie.nl 

"De Walk" mısır değirmeni, şu anda değirmen müzesi // Samsung Galaxy S2 
Tipik bir Hollanda manzarası: grafitili duvar ve bisiklet // Samsung Galaxy S2

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder