1934 senesinin Ocak ayıydı. İngiliz kolonisinin önde gelen çiftçilerinden olan Nellie Grant sohbet esnasında dostlarına kahvaltıdan sonra tarih yazmayı teklif etti: “Nakuru’da gölün karşı kıyısına yaya olarak geçen ilk insanlar olmaya ne dersiniz?” Göl, tarihinde yaşamadığı kadar büyük bir kuraklığın pençesindeydi.
Gnu leşi // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 17-40mm f4.0 |
Grant ve arkadaşları gölü
yürüyerek geçeli 75 sene olmuştu ve o tarihten beri Rift Vadisi’nin yaşadığı en
büyük ikinci kuraklığın yaşandığı 2009 senesinde göl kenarında flamingoları
seyrediyordum. Su iyice çekilmiş, en
derin yerinde sadece bir metre kalmış, normalde kuşların ve balıkların olması
gereken yerde fotoğraf çekiyordum. Kaynaklardan okuduğum kadarıyla Grant ve
arkadaşlarının yaşadığı kuraklığın yanında gölün o anki durumu iyi bile
sayılırdı ama bölgedeki çiftçiler kan ağlıyor, suya bağımlı hayvanlar ufacık
bir tatlı su birikintisi başında büyük mücadeleler veriyordu. Sadece Nakuru
Gölü’nün sembolü olan flamingolar mutluydu ve buharlaşma yüzünden tuzluluk
oranı artmış o çok sevdikleri sığ sularda gönüllerince dolaşıyorlardı. Açlık ve
susuzluk sonucu çok sayıda insan, on binlerce hayvan ölmüştü.
2010 senesinin sonlarına kadar
süren kuraklık yılın son çeyreğinde gelen yağmurlarla birlikte yerini bolluk ve
berekete bıraktığında insanlar Tanrı’nın bu lütfunu coşkuyla karşıladılar.
Ancak artık ritim bozulmuş, Doğa Ana’nın dengesi şaşmıştı…
Nakuru'daki akasya ormanı // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 |
2013 senesi Kasım ayı; yine
Nakuru Gölü kıyısındayım. Ancak bu defa göl milli park sınırlarının dışına
taşmış, park merkezi ve korucuların lojmanları da dahil onlarca binayı sular
altında bırakmıştı. Yerlilerle yaptığım sohbetlerde herkes göğün yarıldığını,
yağmurların aylardır durmak bilmediğini anlatıyordu. Tarlaları su basmış,
ürünler heba olmuş, insanlar yine açlık ile karşı karşıya kalmıştı.
Nakuru Gölü’nü sürekli besleyen
bir kaynak yok ancak mevsimsel olarak göle akan altı tane nehir bulunuyor. Bu
mevsimsel nehirler yoğun yağış yüzünden bir süredir yıl boyu akar hale gelince
tahliyesi olmayan ve sadece buharlaşma ile su kaybedebilen Nakuru Gölü taşarak
sınırlarının çok ötesine ulaşmış. Peki küresel ısınma, yoğun yağmur ya da
kuraklığın bu yıkıcı etkilerine müdahale etme şansımız var mı? Neticeleri
biliyoruz ama doğa olaylarının bu kadar yıkıcı sonuçlar doğurmasının sebepleri
neler?
Su bastıktan sonra... // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 |
Rift Vadisi’nin en yüksek yağış
alan yeri olan Mau Ormanı bölgenin su havzasının ve vadideki gölleri besleyen
nehirlerin en önemli su kaynağı. Bölge geleneksel olarak Ogiek yerlilerinin
yaşam alanı ancak bereketli topraklar uzun zamandır diğer etnik kökenlerden
insanları çekiyor. Yeni gelenler yerleşim yerine ve tarım arazisine ihtiyaç
duydukça ağaç kesiyor, her geçen gün artan yaşam alanı ihtiyacı neticesinde
orman alanı yavaş yavaş azalıyor. Bugün Nakuru Gölü’nün yükselmesinin en önemli
nedenlerinden bir tanesi de ağaç yoğunluğu azalan bölgenin toprak kaymasına
engel olamaması. Mau’dan akan nehirler onları tutan köklerden yoksun toprakları
beraberinde Nakuru’ya taşıyor ve bu topraklar gölün seviyesinin yükselmesine
sebep oluyor. Ağaç yoğunluğu azalan Mau Ormanı’nın yeraltında eskisi kadar su
tutamaması da Nakuru’yu mevsimsel besleyen nehirlerin yıl boyu akmasındaki en
büyük sebep.
Baboon Hill'den taşmış Nakuru Gölü manzarası // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 24-105mm f4.0 |
Su iyidir; yağmur yağsın,
barajlar dolsun deriz hep. Dengesi bozulmuş bir düzende su gerçekten iyi midir?
Nakuru Gölü’nü çevreleyen milli parkta şu anda büyük bir kriz yaşanıyor. Nakuru’nun
yüzölçümü gölü sürekli besleyen tatlı su kaynakları ile normalin birkaç katına
ulaşmış olduğu için tuzluluk oranı oldukça düştü. Tuzluluk oranı düşük gölde de
milyonlara varan sayılarda beslenen flamingoların en sevdiği besin olan mavi-yeşil
algler üreyemiyor. Tuzlu sığ suları ve beslendikleri algleri bulamayan
flamingolar artık gölü terk ettiler ve daha kuzeydeki Bogoria Gölü’ne göç
ettiler. Bufalolar ve gergedanlar su basmayan yerlerdeki ufak kara parçalarına hapsoldular
ve birer birer tahliye edilip diğer koruma alanlarına taşınıyorlar.
Beyaz gergedan // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 |
Bufalo ve oxpecker // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 |
Yırtıcılar için durum daha da
vahim. Leoparlar ve aslanlar avları olan zebralara ve antiloplara su baskını
yüzünden ulaşamıyorlar. Yerel gazetelerde gece park sınırları dışına çıkarak
köylülerin keçilerini avlayan leopar haberleri çıkmaya başladı bile. Bölgesini
belirleyen ve koruyan bu yırtıcı hayvanların av bulabilmek için yer
değiştirmeleri hem insanlarla hem de diğer yırtıcılarla karşılaştıklarında
büyük sorunlara neden olabilir.
Nakuru'da bir leopar // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 500mm f4.0 |
Masai Mara’dan sonra Kenya’nın en
çok ziyaret edilen milli parkı olan Nakuru için tehlike bunlarla sınırlı değil;
gölü çevreleyen sarı aksaya ağaçları da tuzlu su yüzünden ölme tehlikesi ile
karşı karşıya. Göl kıyısında sohbet ettiğimiz, Nakuru’nun en lüks kamplarından
birinin müdürü ve parkın yönetim kurulu üyesi olan Bay Job, habitata zarar
veren su baskını ve hayvan tahliyesi devam ettiği takdirde turist
gelmeyeceğini, daha da kötüsü milli parkın tamamen kapatılabileceğini
belirtiyor. Şüphesiz böyle bir gelişme milli gelirinin birinci kalemi turizm
olan Kenya için çok yıkıcı olacaktır.
Kenya hükümeti şu anda geçmişteki
yanlış politikaların farkına vardı ancak iş işten geçti mi yoksa geri dönüş
olabilecek mi göreceğiz. Mau Ormanı bölgesinde yerlilerle yapılan anlaşma ile
tarım arazileri ve yaşam alanları kaydırılarak su havzasının 40 bin hektarlık
bölümünde yeniden ağaçlandırma çalışması yapılıyor. Kısa vadede Nakuru Gölü’nün
kaderi Doğa Ana’nın ellerinde olsa da umarım bundan sonra hassas dengeleri
bozacak her türlü müdahalenin önüne geçilebilir…
Nakuru'da flamingolar // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 24-105mm f4.0 |
Nakuru'da flamingolar // Burak Doğansoysal (c) Canon 5d MkII + Canon 500mm f4.0 |
Nakuru'da flamingolar // Burak Doğansoysal (c) Canon 1dx + Canon 500mm f4.0 |
eline sağlık güzel bilgilendim
YanıtlaSilSağol Gürkan'cım, sevgiler...
SilBurak, yine çok keyifli bir yazı olmuş emeklerine sağlık.
YanıtlaSilÖmer Abi çok teşekkür ederim, sevgiler...
Sil